Yazımıza 2022 güncellemesi getirdiğimi belirterek başlamak isterim. Şu sıralar bit.ly/dijital360 adresinden de kolaylıkla başvurusunu yapabileceğiniz Türkiye’nin en kapsamlı, uygulamalı ve yüz yüze eğitimi olan Dijital360’ın Eylül dönemi için son kayıtlarımızı almaya devam ediyoruz. Sadece 15 kişiyle başlayacağımız bu serüvende öğrencilerimize a’dan z’ye dijital pazarlamanın en değerli nüanslarını anlatacağız. Bu eğitimin mezunlarını verdiğimiz ve detaylı şekilde yeni dönemi anlattığım aşağıdaki yazıma da göz atmanızı öneririm.
Öncelikle şunu öncelikle söylemek isterim ki biz bireysel eğitimlerden çok para kazanalım diye yola çıkmış bir ekip değiliz. Amacımız gerçekten veri odaklı düşünebilen dijital pazarlamacıları sektöre kazandırmak. Elbette ki bunun bize maliyetleri oluyor ve bu nedenle eğitim ücretsiz değil. Bu detaylardan sonra şimdi size genel sorunlardan bahsedeceğim;
Türkiye’deki dijital pazarlama alanında verilen eğitimlerin maalesef yetersiz olduğunu görüyorum. Eğitmenler yetersiz, öğrenciler bilinçsiz ve daha da önemlisi bu işin bir kural seti yok! Belli bir zümreye veya firmaya özel olarak yazmıyorum bunu. Genel kanaatim aşağıdaki gibidir;
Öncelikle dijital pazarlama alanında verilen eğitimleri “çok genel” bulduğumu ve bu eğitimlerin adı üstünde “genel kültür”den ileri gitmediğini düşünüyorum. Öğrenciler bilinçsizce bu eğitimleri aldıkları için günün sonunda kafalarında çala kalem bir şeyler oluşuyor ama istedikleri/hedefledikleri gibi uzman olamıyorlar. Uzman olmak zaten sadece bir eğitimle de olmaz ancak maalesef çok yavan kalıyor bilgi seviyeleri de.
Bu tip eğitimlerin müfredatları uzmanlık alanlarına göre parçalara bölünse ve birbiri ile azami oranda ilişkili alanlardan spesifik modüller / eğitim setleri oluşturulsa bu genel geçer eğitim düzenini olumlu anlamda etkileyen bir hamle olur. Örneğin; performans pazarlaması setinin altında Google Adwords, Facebook Ads, Programatik, Web analitiği gibi alanlar olabilir.
Dijital Pazarlama Vizyonu Olmayan Eğitmenler ve Kurumlar Söz Konusu
Diğer bir görüşüm de bu bahsettiğim eğitim setlerini almadan önce, kursun en başında en az 5 saat kadar;
- “Dijital pazarlama nedir? Bu alanda başka hangi uzmanlıklar söz konusudur?
- Genel trend nereye doğru evrilmektedir?
- Başarı öyküleri…”
gibi ufuk açıcı sohbet tadında bilgilendirme dersleri yapılmalıdır. Zira konuya sıfırdan da girseniz ileri seviye eğitim de olsa güncellemelerde bulunmak eğitimin uygulaması kontasında geliştirme yapılmasına imkan tanıyacaktır. Hatta bence eğitim esnasında da ara ara bu güncelleyici ve ufuk açıcı seanslar devam etmelidir. Bu seanslara sektörden deneyimli insanlar konuk olmalı, öğrencilere aldıkları teorik ve pratik eğitimin sonunda nasıl bir dünya ile tanışacaklarını göstermelidir.
Herkes Çok Teorik Anlatıyor. Pratik Yaptırmak Kolay İş Değil ama Şart!
Modüllerin anlatımı teoriden öteye gitmeli ve bence %70 pratik %30 teori olarak dağılım yapılmalıdır. Zaten internet her geçen gün bize sunduğu kaynaklarla teorik bilgileri aşılıyor, bu bilgileri okuyup, izleyip bir çırpıda fikir sahibi oluyoruz. Evet ama bu teorik bilgi için eğitime neden gelinsin, bütçe ayrılsın ki? Ben bu bağlamda eğitmenlerin kendi alanında en az 3 sene sektör tecrübesi olmasının da aranması gerektiğini düşünüyorum. Eğitmenlerin pratik yaptırma özelliğine göre seçilmesi doğrudan eğitimin kalitesini ve öğrencilerin memnuniyetini arttıracak bir özellik diye yorumluyorum. Bizim eğitimlerde uygulama ağırlıklı gidiyor ve bundan asla vazgeçmiyor olmamızın asıl nedeni de aslında verimlilik. İstiyoruz ki her öğrenci eğitim sonunda elleri kirletmiş ve deneyim sahibi bir mezun olarak işe başlasın.
Dijital Pazarlama Eğitiminin İçeriği Nasıl Olmalı?
Türkiye’deki dijital pazarlama eğitimleri için en önemli kanayan yaralardan birisi de “dokümantasyon”dur. Tüm eğitmenlerin aynı dili konuşması ve bu doğrultuda tüm öğrencilerin aynı yerden bakması adına ortak bir doküman/müfredat/içerik oluşturulmalıdır.
Öğrenciler hangi hafta, kaç saat, hangi alanda ve hangi spesifik konuda eğitim alacaklarını önceden bilmeli ve hatta hazırlık yaparak derslere gelmelidirler. Hazırlık demişken, ödev zorunlu olmalı ve sertifikasyon sürecini doğrudan etkilemelidir.
Ödev Verilmeyen Bir Eğitimi Almayın!
Ödev konusunda katı olduğumu düşünenler için kısaca açıklayayım; öğrenciler belli bir saat eğitim aldıktan sonra motivasyonları düşüyor. Hele de yaz dönemine denk geliyorsa eğitimin bir kısmı o daha da vahim. Teoriyi az tutup pratiği arttırsanız bile bir sonraki derse kadar işlenilen konulara veya planlanan içeriklere bakmama / ilgilenmeme eğilimindeler maalesef. Enerjiyi yüksek tutmak adına ödev şart! Eğer siz öğrencilere ödevler verip bir de bunları sertifika alma şartları arasına koyarsanız işte o zaman belki zorlanırlar ama günün sonunda kazanan kendileri olur. Bu konuda geçmiş deneyimlerime dayanarak eğitmenlerin bir dirençle karşılaşacağını belirtmek isterim. Bu direnç sizi yıldırırsa öğrencileriniz çok çabuk eğitimden koparlar ve pratik yapma şansları kalmaz.
Quiz ve Projeler Sertifikayı Doğrudan Etkilemeli
Eğitim müfredatında olmazsa olmaz diğer bir unsur da “quizler” yani habersiz sınavlar. Öğrencilerin kendilerini sınamalarının yanı sıra, eğitmenin sınıfın genel gidişatını görmesi adına da önemli olan quizler muhakkak düzenli olarak yapılmalı ve alınan notlar sertifikasyona doğrudan etki etmelidir.
Eğitim sonuna doğru ise öğrencilere bitirme projeleri verilmeli ve bu projelerin nasıl hayata geçirileceği, nasıl sunulacağı üzerine de bir kısa seans olmalıdır. Eğitmen projelerde eğitici kimliğinden çok rehber / yönlendirici kimliği ile öğrencileri yaratıcı olmaya zorlamalıdır. Projeler bitiminde birbirinden farklı alanlarda uzman olan diğer eğitmenlere ve/veya sektör deneyimi olan profesyonellere de sunulmalıdır ki bakış açısına göre projenin değerlendirme süreci daha şeffaf olsun.
Akreditasyon ve Stajyer Dijitalci!
Çok iddialı olacak belki ama bana göre sertifika almaya hak kazanmak için eğitim sonrası en az 1 haftalık staj zorunlu olmalıdır. Hatta burada eğitim kurumu stajyerlik konusunda destek aldığı firma ile bir partnerliğe gitmeli, staj gören öğrenciye devlet destekli iş imkanı da sunulabilmelidir.
Tüm bunlar layıkıyla yerine getirildiği zaman firmalar bu öğrencilerin iş arayışlarında “X firmasından aldıkları Y eğitimi ve ilgili sertifika”yı da dikkate alabilir ki bu da “dijital pazarlama akreditasyonu” anlamına gelir. Sektörümüzün bu konuya da acil ihtiyacı var bence.
Ez cümle, dijital pazarlama eğitimleri alanında gitmemiz gereken daha çok yol var. Bu nedenle şu an aktif olarak bu işi sahiplenen firma ve topluluklara çok büyük sorumluluk düşüyor. Umarım her şey daha güzel olur 🙂